Anasayfa Özgeçmiş Kaligrafi Grafik Ziyaretçi Defteri İletişim

Giriş

Özgeçmiş



Kaligrafi Örnekleri için tıklayın



Yakup Vedat Yılmaz Söz uçar, yazı kalır.

Hani sokakta yol kenarındaki ağaca nasıl ki su vermez kimse...
Ki o ağaç almasını bilir ama hayattan suyunu ve doğası gereği her ihtiyacını.
Kimse ona birşey vermese bile o herkese Allah’ın verdiği güzellikleri ve faydalarını sunar insanlara; karşılık beklemeden, umarsızca ve yaşama direnişiyle dimdik ve gururla. ‹şte hayat; beni bir ağaç gibi köklü, verimli ve hayata sımsıkı sarılmış sürekli alan değil, veren bir hale getirdi. Hayatımın her anında paylaşmasını bilen bir kişilik olmuşumdur. "Bilgi; paylaşıldıkça yücelir" düsturu ile bu hayatta ilerlemişimdir.

80’li yılların gençliğini yaşayanlardanım. O dönemlerin ne kadar zorluklarla geçtiğini biliyorum. Annemle sana yağı ve et-balık kurumu kuyruklarında zorluklarla geçen bir çocukluk dönemi ve 12 Eylül öncesi ve sonrası karışık dönemleri yaşayan biri olarak hayatın acımasız dönemlerini tadanlardanım.

Belki de bu dönemlerin bana kazandırdığı birşeydi "paylaşma duygusu"... Yokluk ve sıkıntılı dönemlerin doğal bir tepkimesiydi... Ocakta ne pişerse komşumuzla paylaşırdık. Annemin (D.1943 - Ö.1991) küllü kek tenceresi mahallemizdeki her evin ocağında bir kek pişirmiştir. Babamın (D.1942 - Ö.1983) pikabı ve 45’lik plakları mahallenin her sünnet düğününde ve kına gecelerinde eğlence kaynağı olmuştur. Karşılıksız, safça tertemiz bir dünya idi o dönemler. Toprakları bol olsun Allah rahmet eylesin; ki umarım ben onlara layık bir evlat olabilmişimdir.

Belki de seramikteki yeteneğim, Sivas’ın Tödürge köyümüzdeki "Çömlekçi Zinnet" diye anılan rahmetli büyükannemden gelmedir. İki odalı evimizin bahçesinde çamurdan yaptığım minik heykellerin, kuruyunca çatladıklarını ve döküldüklerini görmek üzücüydü. Ama tekrar tekrar yaptıkça o coşkuyu her zaman içimde hissetmişimdir. Sanatın verdiği haz bu olsa gerek... Fakülteden mezuniyetimiz sırasında bitirme projesi teslimimizde bir arkadaşımızın bütün yapılan projeleri elinde baltayla kırıp dökmesinden sonra da aynı üzüntüyü yaşadığımı hatırlıyorum. Çocukça belki ama aynı şeyleri hissetmiştim... Oysa ki bir sanatçı ruhunu taşıyan insan her zaman ileri bakmalıdır. Ardındakiler artık bir anı olmalı ve kendini her zaman yenilemelidir. 80 öncesi yaşanan acı tatlı olaylar gibi... Ders almalı; hayat dolu ve buruklarla dolu acımsatan anılardan.

Kabataş Erkek Lisesi ve öncesindeki ortaokul döneminde kendimin ve arkadaşlarımın ödev kapaklarını yaparak ögretmenlerimize hep güzel ödev vermenin övüncünü taşıdım. Ama bu duruma hiç öğretmen gözüyle bakmadım; belki de öğretmenlerimiz "tek elden çıkmış ödev kapakları" gözüyle baktıysa komik duruma düşmüşüzdür. Ama bildiğim birşey vardı ki; o zaman benim için güzel olan herşey, arkadaşlarım için de olmalı...

Bu öyle saf bir düşünce ki; o "yol kenarındaki ağaç" gibi olmalı hayatta. Herkes kendine düşen görevi yapmalı; işte o zaman bu dünya yaşanır hale gelir.

Söz uçar, yazı kalır derler ya... Günümüzde unutulmakta olan el yazısını bir nebze ayakta tutabiliyorsam ne ala! Hatalarımla, yanlışlarımla bu yazı sanatına ve reklam dünyasına bir şekilde hizmet veriyorum. Üstadların hoşgörüsüne sığınarak...

Hoşgörüyle ve sevgiyle kalın!

Yakup Vedat Yılmaz

info@yakupvedatyilmaz.com
Facebook Instagram Behance Linkedin Blog: vedatyilmaz.blogcu.com